İnsan vücudu, olağanüstü bir şekilde kendini onarabilen bir yapıya sahiptir. Çoğu organ ve dokuda, yaralanmaların, enfeksiyonların veya hastalıkların iyileşmesi için doğal bir mekanizma bulunur. Ancak, insan dişleri bu iyileştirme yeteneğine sahip tek parçadır. Dişlerin kendini iyileştirememesi, özellikle diş sağlığı ve bakımı açısından önemli bir konudur. Biz de bu içerikte sizlere dişlerin yapısı hakkında bilgi verecek ve vücudun dişleri neden iyileştiremediğini açıklayacağız.
Dişlerimiz, karmaşık bir yapıya sahip olan ve çeşitli dokuların bir araya gelmesiyle oluşan organlardır. Dişler, üç temel yapıdan oluşur: mine, dentin ve pulpa.
Dişlerimizin en dış tabakası mine, mineral kristallerinin bir araya gelerek oluşturduğu sert bir dokudur. Mine, hücreler içermez ve bu nedenle kendini yenileyemez.
Mine üzerindeki asit oluşumu, diş çürüklerine yol açar. Mine çürüğü ilerledikçe, mine zarar görür ve bu hasar kendiliğinden iyileşmez.
Mine altında bulunan dentin tabakası, canlı hücrelerden oluşur. Ancak, dentin hücreleri mine dışında yer aldığı için mine hasarı tamir edilemez.
Mine çürüğüne bağlı olarak dentin tabakası enfekte olabilir. Dentin enfeksiyonları ilerlediğinde, dişin içindeki pulpa tabakasına ulaşabilir ve şiddetli ağrıya neden olabilir.
Dişin içinde bulunan canlı pulpa dokusu, dişin beslenmesini ve duyusunu sağlar. Ancak, pulpa zarar gördüğünde kendini iyileştirme yeteneği sınırlıdır.
Dişlerin kan dolaşımı, diğer dokulara göre daha sınırlıdır. Bu nedenle, dişlerin iyileşme süreci daha yavaş ve kısıtlıdır.
Diş kökü, dişin çene kemiğine tutunan bölümüdür. Kök dokusu da mine ve dentin gibi kendini iyileştirme yeteneğine sahip değildir.
Dişler, mine, dentin, pulpa, dişeti ve çene kemiği gibi farklı dokuların birleşimiyle oluşur. Bu karmaşık yapının iyileşme süreci de daha karmaşıktır.
Dişler, çiğneme, konuşma ve estetik açısından önemli bir rol oynar. Bu nedenle, dişlerin kendini iyileştirme yeteneği olmaması, diş sağlığına özen göstermeyi daha da önemli hale getirir.
Hava sıcaklıklarındaki düşüşler, gündüz ve akşam saatleri arasındaki sıcaklık farkının artışı, nem ile hava basıncı değişimleri, hava kirliliğindeki artış, sert rüzgarlar ve vücut direncinin düşmesiyle birlikte artan enfeksiyon hastalıkları, kalp damar hastalığı olan kişilerde kalp krizi veya kalp yetmezliği riskini artırıyor.
Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesinde Obezite Okulu Sorumlu Hemşiresi Minure Kanca, obezite okuluna başvurarak sağlıkla zayıflamayı başaran hastaları için evinde çiçek yetiştirdi. ‘Aşkın Gözyaşları’ isimli çiçekler, hastanede düzenlenen 4 modül değerlendirme eğitimi sonunda motivasyon ödülü olarak törenle hastane idarecileri ve obezite ekibi tarafından danışanlara takdim edildi.