İZMİR İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Araştırma Geliştirme (AR-GE) biriminde İzmir’in 100 yıllık eğitim tarihi hakkında araştırma yürüten Dr. Yasin Kayış, 100 yıllık eğitimin simgesi olan İzmir Kız Lisesi ve kentin eğitim tarihi hakkında bilgi verdi. Cumhuriyet döneminde İzmir’deki başarı oranının oldukça yüksek olduğunu söyleyen Dr. Kayış, “Hem TÜBİTAK sınavlarında hem de üniversite sınavlarında oldukça başarılı bir şehir görüyoruz. İzmir ‘olgunluk imtihanlarında’ da üniversite sınavlarında da oldukça önde” dedi.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün AR-GE biriminde İzmir’in 100 yıllık eğitim tarihi hakkında araştırmalar yürütülüyor. Çalışma kapsamında tüm belge ve dokümanlar taranırken, kentte eğitimin simgesi haline gelen ve 1922 yılından itibaren 100 yıldır eğitim kurumu olan İzmir Kız Lisesi ve tarihi binası araştırılıyor. Araştırmayı yürüten Dr. Yasin Kayış, “İzmir Milli Eğitim Dünyası ARGE birimi çatısı altında İzmir’e eğitim tarihi ile ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Bunlarla ilgili zaman zaman yayınlar yapıyoruz. Kitaplar hazırlıyoruz. Cumhuriyet döneminde TÜBİTAK sınavlarında, üniversite sınavlarında oldukça başarılı bir şehir görüyoruz. Yine o dönemde liseden üniversiteye geçebilmek için ‘olgunluk imtihanı’ denilen bir sınav var. Üniversite sınavı gibi. Liseden mezun oluyorsunuz ama olgunluk imtihanına geçemezsiniz, üniversiteye gidemiyorsunuz. İzmir o yıllarda da oldukça başarılı bir şehir. İzmir uzun yıllar, 1990’larda da üniversite sınavlarında oldukça önde” ifadelerini kullandı.
‘İZMİR’İN EĞİTİM TARİHİNDE ÖNEMLİ ROLÜ VAR’
İzmir’in Türkiye eğitim tarihi içerisinde önemli bir rolü olduğunu belirten Dr. Kayış, “Bu rol Osmanlı döneminden beri süre geliyor. İzmir aynı zamanda Rumların, Ermenilerin ve Musevilerin de yaşadığı bir kentti, dolayısıyla eğitim açısından kozmopolit bir yapısı vardı. Osmanlı döneminde 19’uncu yüzyılda; eğitimde modernleşme adımları atılırken, eğitimin modernleştiği ilk yerlerden birisidir İzmir. Sultan Abdülhamid 1896 yılından itibaren Torbalı’nın köylerinde kız ve erkek çocuklarının karma eğitim gördüğü yaptırmıştır. O dönemde ‘iptidai mektep’ deniyor. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde milli devletin kurulmasıyla birlikte, yavaş yavaş azınlık mektepleri kapanmaya başlıyor ve İzmir’de yeni bir sayfa açılıyor. 1950’lerde İzmir’de eğitim kongreleri düzenleniyor. İzmir’deki eğitim kongreleri Türkiye’ye örnek olmuş bir model. Aynı zamanda bakanlık bu konuda tüm Türkiye’ye çağrıda bulunarak İzmir’de yapılmış olan eğitim kongrelerinin benzerlerinin kendi illerinde de yapılmasını istemiş. Bu açıdan İzmir’in tarihinde eğitim alanında öncü bir şehir olduğunu söyleyebiliriz. Cumhuriyet ilan edildiğinde, Osmanlı’dan devralınan bir eğitim modernleşmesi olgusu var. Cumhuriyet bu modernleşmeyi daha da geliştirerek sürdürmeye çalışıyor. Bu süreçte gerçekten eğitimci ve pedagoji alanında uzmanlaşmış kadro bulmak çok zor. Avrupa’daki eğitim alanındaki gelişmeleri takip edip, bunları öğretmenlere aktarabilecek insanların bulunması çok zor. Bu alanda İzmir 1929’da yerel çabalarıyla İsviçre’den iki tane profesör getirmiş” dedi.
‘OKULUN YAPIMINDA 6 BİN ASKER ÇALIŞTI’
İzmir Kız Lisesi hakkında bilgi veren Dr. Kayış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Binanın tarihi ayrı, okulun tarihi ayrı. Bu iki güzel güzide kurumumuz 1936’dan itibaren aynı çatı altında toplanıyor. Okulumuz 20. yüzyılda Türklerin İzmir’de yapmış olduğu en büyük eğitim binası. Vali Rahmi Bey’in girişimiyle yapımına başlanıyor. Okulun yapımında aşağı yukarı 6 bin tane asker çalışıyor. O askerleri motive etmek için zaman zaman bando buraya akşamları gelip konserler veriyor. Böyle nostaljik bir hikayesi var. Birinci Dünya Savaşı şartlarında binanın inşaatı çok hızlı ilerleyemiyor. Dış cephesi tamamlanıyor ama iç cephesi tamamlanmadan maalesef İzmir ve ülkemiz işgal altına giriyor ve Yunanlılar buraya yerleşmeye geliyor. Tüm kurumlarıyla yerleşmeye çalışıyorlar. Burada bir üniversite kurmaya çalışıyorlar ve üniversite için de seçtikleri bina bu bina. İyonya Üniversitesi’ni kurmak istiyorlar ve buraya rektör ataması yapıyorlar, mobilyalarını alıyorlar, kütüphanesini oluşturuyorlar. Hatta buralara üniversite öğretim üyeleri atıyorlar ama işgalin bitişi ile birlikte hevesleri kursağında kalıyor ve bu binayı terk edip gitmek zorunda kalıyorlar. Ama burası İyonya Üniversitesi olmaya adaydı. O yolda ilerliyordu.”
‘ATATÜRK MANEVİ KIZI İLE BURADA TANIŞTI’
Cumhuriyet’in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan’la bu binada tanıştığını belirten Dr. Kayış, ” 1925 yılında İzmir Muallimler Birliği’nin vermiş olduğu bir çay ziyafeti sırasında tanışmış ve hayatının sonuna kadar süren çok güzel bir baba-kız ilişkisi başlamış. 1936’da bu bina boşaltıldıktan sonra alınan kararla Kız Lisesi bu binaya taşınıyor. Atatürk Kız Lisesi’ni 1925 ve 1931 yıllarında iki kez ziyaret ediyor. Cumhuriyet eğitime önem verdikçe, ilkokullarda ve ortaokullarda eğitim imkanları arttıkça tabii kız ve erkek çocuklarının da lise ihtiyacı artıyor. Okulun tarihinde çok önemli yöneticileri olmuş. Eğitim tarihimize yön veren isimlerden burada eğitim almış. Okul tarihi boyunca pek çok sanatçı ve bilim insanı yetiştirmiştir” diye konuştu.